7.2.12

Tohumdan Ağaca...

Beni ancak yollar paklar dedim, 3 ay İstanbul'da şiştikten sonra yola koyuldum.

İzmir Selçuk'ta mola verip Şirince'nin ara sokaklarında da gezdikten sonra artık güneye inebilirdim: Marmaris-Datça haydin! Aslında niyetim Fethiye ve Antalya'ya da varmaktı, lâkin Datça'da kalakaldım :)

Marmaris'te çok sevdiğim arkadaşım Göknur'un evine konuk oldum. Köpeği Mercan ve kedileri Aiki ve Duman'la derinlere daldık, kendimizi kurtardık! Datça'ya doğru yola çıkmadan Göknurcuğum bir kutu tohumla çıka geldi! Gülhatmi, latinçiçeği, pecan cevizi, akşamsefası, karabiber ağacı, guave, tamarillo ve kendi bahçesindeki Passiflora (çarkıfelek) tohumlarını da çantaya attıktan sonra Datça'da Yasemen ablam ve arkadaşı  Kaya ile buluştuk.

Pecan Cevizi
Şanslıydım ki Datça Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi'nin Hızırşah'daki toplantısı o akşamdı ve herkesle tanışma fırsatı buldum. Ocak ayında İstanbul'da yaptığımız permakültür buluşması notlarını paylaştıktan sonra "nasıl olur nasıl edilir" sohbetlerinin de ardından evlere dağıldık.

Datça Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi toplantısı, Hızırşah
Datça'dayken görmek istediğim, ve arkadaşım Melis'in de kesinlikle görmemi tavsiye ettiği Bostancık'a ziyarete gittik. Elimde Göknur'un bahçesindeki Passiflora'nın tohumlarıyla, bol yağmurlu Datça bizi çağırıyordu...

(soldan sağa) Kaya, Yasemen ve Tuğrul
Kolektif'ten Tuğrul ve Pınar yaklaşık 3 senedir Datça'dalar ve 10.8 dönümlük arazilerinde permakültür uygulamaları yapıyorlar. Açıkçası uygulamaları bu kadar net ve çalışır görmek beni çok heyecanlandırdı ve gaza getirdi diyebilirim :) Tuğrul bize araziyi gezdirdi ve en ince ayrıntısına kadar uygulamaları, ne kadar başarılı olduklarını ve deneme süreçlerini aktardı. Deli gibi yağmur yağıyordu ve ben çok mutluydum!
Su Hendekleri
Yağmur hendekleri dolmuştu ve arazinin tepesinde duran kayanın üstüne çıktığınızda hendeklerin eş yükseltiler boyunca nasıl da kıvrıldığını izleyebiliyor ve hareketi görebiliyordunuz. Hendeklerde yaptıkları bir hatanın üst toprağı ayırmadan kazdıkları olduğunu söyledi; bu da verimli toprağın gitmesine neden olmuştu, ancak hendekler görevlerini iyi bir şekilde yapıyorlardı gözlemlediğim kadarıyla.

Arazinin bir bölümü zeytin ağaçlarıyla doluydu ve altlarına malç/gübre olarak genelde lahana yapraklarını koyduklarını söyledi; bunu sınır boyunca ektikleri asmalara da uyguluyorlarmış; çevredeki çiftçilerde bol miktarda lahana olmasını değerlendiriyorlar. Çiftçiler lahananın dış kabuklarını "çöp" olarak atacaklarına Bostancık ağaçlarına tahsis ediyorlar (:

Sekoya
Ayrıca arazide pek çok küçük fidan mevcut: Sekoya ağacı dikmişler mesela ve ufaklık gâyet canlı ve azimli görünüyordu. Bunun dışında keçiboynuzu fidanları da vardı.Geçen sezon keçiboynuzu pekmezi ve unu yapmışlar, hatta Pınar bize keçiboynuzu unlu/pekmezli kek yaptı, muhteşemdi!

Bunların dışında dikkatimi en çok çeken su yönetimiydi: Arklar hendekler arasında alışveriş sağlıyor, ve yoğun yağmurlarla geçen süreci en iyi şekilde değerlendirmelerini sağlıyor.










Traktörler kaldırıldıktan sonra ekilmiş ve ekilmeye hazır alanlar





Bir de traktör hayvan barınakları harikaydı. Tavuk ve horozlar tarafından yeni gübrelenip eşelenen ve ekime hazır olan alanı da görme şansımız oldu; hatta birine ekim de yapmışlardı.



 
                                                           Sebze Bahçesi

Sebze bahçesi dairesel biçimde hazırlanmış ve enginar, pazı, marul gibi kışlık sebzeleri barındırıyordu. Burada da dikkatimi çeken sebze bahçesinin aralıklarla oluşturulmuş olmasıydı ve yollar kartonla kaplanmıştı. Tuğrul, bu yolların en büyük işlevinin ayrık otlarının sebze bahçesini sarmasını engellemek olduğunu söyledi, ayrıca karton da çamur oluşumunu engelliyordu.

Sebze bahçesini çevreleyen hendekler
Bunlar dışında Tuğrul ve Pınar şimdilik karavanda yaşıyorlar; arazinin önceki sahibi karavanı onlara bırakmış ve keyifleri gayet yerindeydi :) Karavan dışında küçük bir kulübe, ki mutfak olarak işlev görüyor, ve kerpiç-taş bir ev daha var, onu da ardiye olarak kullanıyorlar şu anda, ancak içerisini boşaltıp işlevsel bir hale getirmeyi planlıyorlar. Ve bir de kendilerinin yaptığı kerpiç ve sazdan bir kulübe daha var.


Itır
Araziyi gezdikten sonra Pınar'ın keki ve gelincik otlu böreğini yiyip, ıtır otu çayımızı da içtikten sonra ayrıldık.

Hızırşah
Ertesi gün Hızırşah'ı gündüz gözüyle gördük ve Datça Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi Üssü'nün büyüleyici badem ağaçları eşliğinde çalışmalara göz atma şansı buldum. Arazi toprağı çok killi ve taşlı olmasına rağmen denemeleri sürüyor, ve bostan, kompost alanı ve umutla yeşermesini bekledikleri Demir ağaçlarını da ziyaret ettikten sonra oradan ayrılarak Kaya'nın bahçesine doğru yola koyulduk.

Badem
Yasemen'in daha önce Mesudiye Köyü'ndeki bir teyzeden aldığı patlıcan, biber, kabak, kavun, karpuz ve domates çekirdeklerini ayırdık, paketledik, ve bir kısmını da fidelemek üzere diktik. Marmaris'ten Göknur'dan getirdiğim tohumların bir kısmını Kolektif'e verdim, elindekilerden de bir kısım alarak, hem İstanbul'da yürütmekte olduğum okul projesinde bahçeye dikmek, hem de kendi bahçemde kullanmak için takas ettik.

tohumlar
Elimde tohumlar, arttıkça artıyorlar, ve her yerim toprak, heyecan, mutluluk ve huzur içinde yavaşça yola koyuluyor ve İstanbula geri dönmeye hazırlanıyordum.

Tohumdan ağaç oluyoruz...Her şey ne de güzel oluyor.



Neler yapıyorlar :
Bostancık > http://bostancik.blogspot.com/
Datça Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi >http://datcakolektifi.blogspot.com/








2 yorum:

  1. Sevgili Didem
    Ne güzel anlatmışsın gezinin özünü.Sende Tohum Sultan olma kapasitesi görüyorum ben, ne dersin bu yaptığını ,gittiğin heryere tohum götürüp heryerden tohum alma işini, daha planlı mı yapsan acaba?
    Eline ,aklına sağlık...
    Yasemen

    YanıtlaSil
  2. =) Oraya doğru gidiyorum şükürler olsun...
    Aşkla kucaklarım
    didi

    YanıtlaSil